Bağımlılıktan Meraklılığa: Puro ve Zamansallık Üzerine, Halil İbrahim Doğramacı
- Derinden Dergi
- 10 Oca 2022
- 5 dakikada okunur

Tütünün bir bitki olarak varlığı şimdilik M.Ö. 1300’lü yıllara tarihlenmektedir. Zira bu tarihlerde yaşamış olan Mısır Firavunu II. Ramses’in mumyası 1979 yılında incelenmiş ve çeşitli bitkilerle doldurulmuş olan bağırsaklarında, kıyılmış tütün yaprakları da bulunmuştur. Bununla birlikte Eski Mısır’da tütün içilmediği bilindiğinden onu ilk tüttürenlerin Kızılderililer olduğu kabul edilmektedir. İnsanoğlunun tütünle “tüttürmek” esasına dayalı kurduğu bu ilişkinin, başlangıçta törensel (dini) bir anlam taşıdığı düşünülmektedir. Tütün, kendisiyle keyif verici bir madde olarak kurulan ilişkide ise tarihsel olarak ortaya çıkış sırasıyla pipo, enfiye, puro ve sigara kelimeleriyle görünürlük kazanmaktadır. İlerlemeci tarih perspektifi, bu sırayı baz alarak tütün içme eyleminin zaman kavramıyla ilişkisini ön plana çıkarmaktadır. Bu bakış açısına göre tütün içme tarzı pipodan sigaraya doğru evrilirken tütünün hazırlanması ve içilmesi için gereken süre de kısaldığından sigara, tütün içme tarzlarının ulaştığı son nokta olarak gösterilmektedir. Bu yaklaşım kuşkusuz tütünden alınan keyfin farklı içme tarzları bağlamında kıyaslanması neticesinde “beş dakika süren bir sigara içiminden alınacak keyfin, bir saatlik bir puro içiminden alınacak keyfe eşdeğer olduğu” ön kabulünden hareket etmektedir. Dikkat edilirse bu bakış açısıyla zaman, tütün içme eylemi ile zaman kavramı arasındaki ilişkide yalnızca “süre” anlamıyla tezahür etmektedir. Oysa insanoğlunun tütünle kurduğu ilişki onun zaman kavramını algılama tarzıyla bağlantılıdır ve bu ilişkinin anlamlandırılabilmesi, zamanın süre anlamına indirgenmediği bir bakış açısıyla ele alınmasını gerektirmektedir. Bu noktada bu yazı, tütün içme tarzlarından ikisi olan sigara ve puro üzerinde zamansallık kavramı ekseninde bir düşünme faaliyeti olmak amacındadır. Yazının eksene alacağı temel iddia ise tütün içme tarzları ile zaman kavramı arasındaki ilişkide zamansallığın “süre” anlamını aşan bir gerçekliğe tekabül ettiğidir. Kuşkusuz sigara ve puro arasındaki farklılaşma ilk elde hala zamanın süre olarak anlaşıldığı perspektifte ortaya çıkar. Bu bağlamda günümüzde üretilen bir sigaranın içiminin ortalama 5-6 dakika sürebileceği gözlemlenebilir. Puro içiminin ise, puroların doldurulma sıklığı, yüzük çapı ve uzunlukları dikkate alındığında en az 15 dakika, ortalama 1 saat ve en fazla 3 saat sürdüğü gözlemlenmektedir. Bununla beraber, tütünün bu iki içme tarzı arasında köklü farklılıklar bulunmaktadır. Puro içenlerin kahir ekseriyetinin muhtelif şekillerde ifade ettiği gibi puro, kendisine zaman ayrılması gereken, ayaküstü ve aceleyle gerçekleştirilmesi anlamsız olan bir tütün içme tarzıdır. Oysa sigara, sigara içenlerin pek çoğunun yakından bildiği gibi yeri ve zamanı çok da dikkate almayan, süreç değil sonuç odaklı ve puronun ortaya çıkardığı “yavaşlık” kavramının uzağında bir içim tarzıdır. Bunu, kültür tarihçisi Alexander von Gleichen-Russwurm’un şu ifadeleriyle desteklemek mümkündür: “Sigara modern yaşamın bir simgesidir, sigara dinlendirmez, insanları yoğunlaşmaya, derin düşüncelere sevk etmez, ciddi bir sohbete eşlik etmek istemez. İlham verir ama akla gelen düşünce alev alıncaya kadar sigara biter.” Bu noktada şöyle bir soru yöneltilebilir: Sigara ve puro arasındaki farklılık, bu iki içme tarzına yönelen insanların yaşama ve düşünme alışkanlıklarıyla alakalı değil midir? Kişi sigaraya düşünsel bir faaliyet olarak yönelemez mi? Başka türlü formüle edersek soru şu görünümü kazanır: Sigara, puro gibi; puro da sigara gibi ele alınamaz mı? Buradaki tüm farklılık içicinin anlam dünyasıyla ilişkili değil midir? Bu sorulara olumlu cevap vermenin önündeki en büyük engel, sigara ve puro arasındaki fiziksel, zamansal ve farmakolojik farklılıktır. Daha açık ifadeyle, böyle bir soru, var olanların insan düşüncesine gelmesinden ziyade, düşüncenin var olanlara yönelmesini öncelemektedir. Farklı birer içim tarzı olarak sigara ve puro, zihindeki zaman, keyif, sigara, puro ve tütün gibi kavramların (tümellerin) revize edilmesine sebep olan birer (tikel) gerçekliktir. Biz ne kadar sigara ve puroya ya da diğer tütün içme tarzlarına yaklaşımımızı öncelersek önceleyelim, burada hala bu tarzların üzerimizdeki zorunlu etkisi bizim düşünme eylemimizi aşan bir boyuta sahiptir. Bu bağlamda sigara içmek için gereken tek şey onu tutuşturabilecek herhangi bir alev kaynağı iken, iş puroya geldiğinde durum farklılaşmaktadır. El yapımı bir puronun içilebilmesi için önce puronun yüzük çapına uygun bir kesici veya delicinin kişiye eşlik etmesi gerekir. Gazlı ve benzinli çakmaklar, puronun saf tadını bozacağından puroyu tutuşturmak için özel olarak üretilen bir çakmağa yahut yeteri kadar uzunluğa sahip özel bir kibrite ihtiyacınız olacaktır. Çoğu puro içicisi bunun yanında puro tutucu adı verilen ve tüttürme eylemi gerçekleştirilmediği zamanlarda puronun estetik olarak tutulmasına yarayan aparatlar kullanmaktadır. Puro içimi için gereken tüm bu hazırlıklar ve kullanılacak malzemeler, içicinin tecrübelerine dayanarak zamanla şekillenmektedir. Hangi puro için hangi kesiciyi kullanacağı, puroları nerede hangi sıcaklık ve nem oranında tutması gerektiği gibi sorular, puro içicisine direnç gösteren ve onu puro üzerinde daha fazla düşünmeye sevk eden âmillerdir. Görebildiğimiz kadarıyla bu ve benzeri farklılıklar nedeniyle sigara içicileri ve puro içicileri farklı sıfatlarla nitelendirilmektedirler. Sigara söz konusu olduğunda içici, eski Yunanca’da panzehir anlamına gelen thēriakē kelimesinin Farsça afyon anlamına evrilmiş hali olan tiryak kelimesine nispetle “tiryaki” (alışmış / addicted) olarak nitelendirilmektedir. Meselenin insan iradesini aşan bir alışmışlığa kaydığını vurgulamak için nispeten daha olumlu çağrışımlar yapan tiryaki kelimesi yerine artık daha çok “bağımlı” kelimesi kullanılmaktadır. Buna mukabil, Puro içicileri ise kökeni İspanya’ya dayanan ve “seven”, “hayran olan”, “beğenen” ve “meraklı” gibi anlamlara gelen aficionado kelimesiyle tavsif edilmektedirler. Puro içicileri için meraklı sıfatının kullanılmasının arka planında yatan sebeplerden biri olarak, çok farklı puroların tadına bakma isteği gösterilebilir. Gözlemleyebildiğimiz kadarıyla sigara içicileri, her ne kadar farklı markaların sigaralarını denemeye açık olsalar da esasında ulaşmak istedikleri, tek bir tat ve kokudur. Bu biraz da sigaranın ekspresyonalist (dışa vurumcu) bakış açısıyla ele alınmasından kaynaklanmaktadır. Buradan, içilen sigaranın içicinin kişiliğini yansıttığı fikrine ulaşılır. Puro içicilerinin ise puroları denerken tek bir tat ve kokuya ulaşma arzusundan çok uzak bir şekilde farklı yemekleri tatma arzusuna benzer bir arzu ile hareket ettiklerini söylemek mümkündür. Onları buna yönelten temel saik ise aficionado kelimesinde de gösterilen meraktır. Kuşkusuz bu tiryaki-meraklı ayrımı, sigara ve puronun ortaya çıkardığı zaman anlayışlarını dikkate alan bir ayrım olarak varlığını sürdürmektedir. Sigara, içicisinin elinde her istediğinde ulaşabileceği, günlük tüketim amaçlı üretim tarzı ve içinde kullanılan katkı maddeleri dolayısıyla “raf ömrü” uzun olan, marjinal durumlar dışında saklanması ve içimi için ekstra düşünme faaliyeti gerektirmeyen bir ürün olarak kişiyi ne kendi (sigara) üzerine ne de kendi (kişi) üzerine düşünmeye götüren bir varlık tarzına sahiptir. Oysa puro, insan zihninin kendini ancak bir şeyi anlarken bulmasının ve bir şeyi düşündüğünde var olabilmesinin ortaya çıkardığı zamansallığın tecrübe edildiği bir tütün içme tarzıdır. Bunu Zino Davidoff’un şu sözlerinde de görebilmek mümkündür: “Puro tolerans demektir, iddiasızlık demektir ve perde arkasındaki mutluluktur. Aşırılığa ve hırsa izin vermez. Puro aynı zamanda yeryüzü nimetlerinin gelip geçici olduğunu da gösterdiği için kişiyi alçakgönüllü kılar. Puro içen adam, bir anlık mutluluğun insan ömründe ne denli büyük değer taşıdığının farkındadır. Büyük hırs ve düşlerin bir puro dumanı gibi uçup gittiğini bilir. Mutluluk peşindedir ama belki mutluluk diye bir şey yoktur, onu da göze alır..." İlerlemeci tarih anlayışının bir nostaljiye ve hakim tütün içme tarzına açık bir muhalefete indirgemeye çalıştığı puro içme eylemi, insanın kendini üretmesi anlamına gelen bu yönüyle anakronik olmaktan çok uzaktadır. Bilakis o, zamanın, insanın sonlu / sınırlı doğasına işaret eden “fanilik” (finiteness, finitude) kavramıyla irtibatlı olarak ortaya çıktığı bir pratik olarak varlığını sürdürmektedir. Aynı zamanda bu pratik, kendi üzerine dönüşlü reflektif düşüncenin bir kuyu gibi derinleştiği pipo merakının da eşiği görünümündedir.
Comentários